

Esas No: 2014/7489
Karar No: 2014/7489
Karar Tarihi: 10/10/2019
AYM 2014/7489 Başvuru Numaralı ABDULKADİR GÜNEŞ Başvurusuna İlişkin Karar
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
ABDULKADİR GÜNEŞ BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2014/7489) |
|
Karar Tarihi: 10/10/2019 |
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Engin
YILDIRIM |
Üyeler |
: |
Recep
KÖMÜRCÜ |
|
|
Rıdvan GÜLEÇ |
|
|
Recai AKYEL |
|
|
Yıldız
SEFERİNOĞLU |
Raportör |
: |
Ömer MENCİK |
Başvurucu |
: |
Abdulkadir
GÜNEŞ |
Vekili |
: |
Av. Kazım
ÖLMEZ |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, Anayasal haklar kapsamında koruma altında bulunan
bazı eylemlerinin terör örgütü üyeliği suçundan mahkûmiyetinde delil olarak
kullanılmasının başvurucunun ifade özgürlüğü ile toplantı ve gösteri yürüyüşü
düzenleme hakkını; yargılama sırasında usuli
güvencelere riayet edilmemesinin adil yargılanma hakkını, iletişimin tespitine
ve fiziki takip yapılmasına izin verilmesi hakkındaki kararların keyfi
olmasının da haberleşme özgürlüğü ile özel hayata saygı hakkını ihlal ettiği
iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 26/5/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
6. Başvurucu 1990 doğumlu olup olayların meydana geldiği tarihte
Fırat Üniversitesi Eğitim Fakültesi Fen Bilgisi Öğretmenliği Bölümü
öğrencisidir.
7. Başvurucu, terör örgütüne üye olmak suçunu işlediği
gerekçesiyle üç gün gözaltında tutulduktan sonra 27/4/2012 tarihinde serbest
bırakılmıştır. Cumhuriyet savcısı 7/5/2012 tarihli iddianamesi ile başvurucunun
terör örgütüne üye olma suçundan cezalandırılmasını talep etmiştir. Malatya 3.
Ağır Ceza Mahkemesi (Mahkeme) 21/12/2012 tarihinde, başvurucunun terör örgütüne
üye olmak suçundan mahkûmiyetine hükmetmiştir.
8. İlk derece mahkemesinin başvurucunun terör örgütü üyeliği
suçundan mahkûmiyetinde dikkate aldığı delillerin bazıları şu şekildedir:
i. İlk derece mahkemesi başvurucunun, PKK"nın gençlik
yapılanması olan Demokratik Yurtsever Gençlik Meclisi (DYGM) bünyesinde
faaliyetlerde bulunduğunu tespit etmiştir. Mahkemeye göre DYGM, Kürtçülüğün
yaygınlaştırılması ve PKK"nın ideolojisi ve amaçları hakkında daha fazla
bilinçlendirilmesi kapsamında yapılan faaliyetlerde gençlerin daha aktif rol
üstlenmesi amacını taşımaktadır.
ii. Başvurucunun 2/3/2012 tarihinde Fırat Üniversitesinde kız meselesi yüzünden başladığı belirtilen
bir kavgada bazı öğrencilerin yaralanması sonrasında Kürt kökenli öğrencilerin
örgütsel yapı içinde sahiplenildiği algısının yaratılmasını diğer sanıklarla
birlikte organize ettiği ifade edilmiştir. Ayrıca başvurucunun Kürt kökenli
öğrencileri sağ görüşlü öğrencilerle bir araya getirerek örgütsel faaliyetlere
kitle oluşturulması amacıyla kavga ortamı hazırladığı belirtilmiştir.
iii. Başvurucunun 16/4/2012 tarihinde Fırat Üniversitesinde
öğrenim gören öğrenciler arasında meydana gelen bir kavga olayında Kürt kökenli
öğrencilerin örgütsel yapı içinde sahiplenildiği algısının yaratılmasını diğer
sanıklarla birlikte organize ettiği ifade edilmiştir. Ayrıca başvurucunun Kürt
kökenli öğrencileri sağ görüşlü öğrencilerle bir araya getirerek kavga ortamı
hazırladığı belirtilmiştir.
iv. Başvurucunun 3/3/2012 tarihinde Elazığ
Atapark Düğün Salonu"nda Fırat Öğrenci Derneğinin "Dernek Açılışı ve Tanıtımı" adı
altında düzenlenen etkinliğinin organizasyonunda görev aldığı ve aynı zamanda
bu etkinliğe katıldığı ifade edilmiştir. Ayrıca Mahkeme, başvurucunun bu
etkinlik sırasında terör örgütünün propagandasını da yaptığını belirtmiştir. Bu
kapsamda birtakım teknik takip tutanaklarına dayanılmıştır. Teknik takip tutanağı"na göre;
- Olay günü başvurucunun da aralarında bulunduğu bir kısım
sanığın düğün salonu içinde beklediği, bu etkinlik sırasında yapılan davet
üzerine sözde devrim şehitleri adına 1 dakikalık saygı duruşunda bulunulduğu,
bu sırada başvurucunun da aralarında olduğu sanıkların yönlendirmesiyle
ışıkların söndürüldüğü tespit edilmiştir. Saygı duruşu sonrasında "Gerilla Marşı" adı verilen ve
içinde terör örgütünün propagandasını oluşturan sözler barındıran şarkının tüm
katılımcılarla birlikte yüksek sesle söylendiği, şarkının bitiminde
katılımcıların alkışlarla şarkıya destekte bulundukları ifade edilmiştir. Bu
şarkının akabinde ışıkların tekrar açıldığı ve bu kez "Oramar"
adı verilen ve içinde terör örgütünün propagandasını oluşturan sözler
barındıran şarkının söylendiği belirtilmiştir. Ayrıca etkinlik sonunda bir
tiyatro gösterisinin yapıldığı, bu gösteride güvenlik güçlerince kötü muamele
yapılarak insanların öldürüldüğü ve gözaltında kaybedildiği hususları işlenerek
etkinliğe katılanların şiddete, teröre, etnik ayrımcılığa yönlendirildiği, kin
ve düşmanlığa tahrik edildiği ifade edilmiştir.
v. Başvurucunun PKK/KCK terör örgütünün gençlik yapılanması
içinde Elazığ"da faaliyet gösterdikleri iddiasıyla
tutuklanan bazı kişilerin Malatya"da görülen duruşmasına Elazığ"dan
katılanlardan biri olduğu belirtilmiştir. Başvurucunun bu eylemi
gerçekleştirmekteki amacının tutuklu kişilere ve onların ailelerine destek
olmanın yanında bu organizasyona katılan kişilerde örgütsel bir bilinç
oluşmasını sağlamak olduğu ifade edilmiştir.
vi. Başvurucunun 21/3/2012 tarihinde Elazığ
İstasyon Meydanı"nda nevruz etkinlikleri adı altında düzenlenen ve terör
örgütünün toplantısı hâline dönüştürülen etkinliği organize ettiği ve bu
etkinliğe katıldığı ifade edilmiştir. Bu etkinlik sırasında başvurucunun da
içinde bulunduğu grup tarafından terör örgütünün propagandasını oluşturacak
şekilde pankartlar asıldığı, birtakım sloganlar atıldığı ve müzik yayını
yapıldığı belirtilmiştir.
vii. Başvurucunun PKK/KCK terör örgütü adına çocuklara yönelik
olarak çeşitli tarihlerde özel ders verdiği belirtilmiştir. Mahkemece, özel
ders verilmesi şeklindeki etkinliğin amacının özel ders alan kişilerde örgütsel
bir bilinç oluşmasını sağlamak olduğu ifade edilmiştir. Mahkeme, bu etkinliğin
Fırat Üniversitesi Rektörlüğünden herhangi bir izin alınmadan gerçekleştiği
hususuna da özel bir vurgu yapmıştır.
viii. Başvurucunun ikametgâhında yapılan aramada, daha önce elkonulmasına ve toplatılmasına karar verilen bir yayının
ele geçirildiği belirtilmiştir.
9. Terör örgütü üyeliğinden mahkûmiyetine ilişkin kararı
başvurucunun temyiz etmesi üzerine karar,Yargıtay
9. Ceza Dairesi tarafından 23/1/2014 tarihinde onanmıştır.
10. Başvurucu, karardan 2/5/2014 tarihinde haberdar olduğunu
belirtmiştir.
11. Başvurucu 28/5/2014 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
12. İlgili ulusal ve uluslararası için bkz. Metin Birdal ([GK], B. No: 2014/15440, 22/5/2019, §§ 28-39)
başvurusu hakkında verilen karar.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
13. Mahkemenin 10/10/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. İfade Özgürlüğü ile
Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Düzenleme Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
14. Başvurucu, Anayasa"da güvence altına alınan hakların
kullanılması niteliğinde olan birtakım eylemlerinin terör örgütü üyeliğinin
delili olarak kabul edilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirtmiştir. Başvurucu
ayrıca iddia edilen eylemlerin örgüt tarafından organize edildiğine veya bu
eylemlerin örgütün amacı doğrultusunda gerçekleştirildiğine ilişkin bir bilgi
ya da belgenin de yargılama dosyasında bulunmadığını ifade etmiştir. Tüm bu
nedenlerle başvurucu, anayasal hakların kullanılması niteliğindeki bu
eylemlerin örgüt üyeliği suçundan mahkûmiyet kararında delil olarak
kullanılmasının ifade özgürlüğü ile toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme
hakkını ihlal ettiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
15. Katıldığı veya organize ettiği toplantılar ile bu
toplantılarda açıklanan bazı düşüncelerin ve ikametgâhında bulunan yayının
terör örgütüne üye olmak suçundan verilen mahkûmiyet kararının delili olarak
kullanılması başvurucunun ifade özgürlüğü ile toplantı ve gösteri yürüyüşü
düzenleme hakkı üzerinde caydırıcı etki doğurabilir. Dolayısıyla başvurucunun
Anayasa"nın 26. ve 34. maddelerinde koruma altına alınan hakkına müdahalede
bulunulduğu kabul edilmelidir ( Metin Birdal,
§ 48).
16. Başvuru konusu müdahalenin Anayasa"nın 13. maddesinde
öngörülen kanunla sınırlama ölçütünü karşıladığı ve Anayasa"nın 26. ve 34.
maddelerinde yer alan millî güvenlik ve kamu düzeninin korunması meşru amaçları
kapsamında kaldığı anlaşılmıştır (Metin
Birdal, §§ 52-53). Bu
nedenle başvuru konusu müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine
uygun olup olmadığı değerlendirilecektir.
a. Müdahalenin Demokratik
Toplum Düzeninin Gereklerine Uygun Olması
17. Temel hak ve özgürlüklerin koruması altında bulunan bir
eylemin terör örgütüne üye olmak suçunun mahkumiyetinde delil olarak kullanılması
suretiyle temel hak ve özgürlüklere yapılan bir müdahalenin demokratik toplum
düzeninin gereklerine uygun kabul edilebilmesi için zorunlu bir toplumsal
ihtiyacı karşılaması gerekir. Amaca ulaşmaya yardımcı olmayan bir müdahalenin
zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşıladığı söylenemeyecektir (zorunlu toplumsal
ihtiyaç testine ilişkin açıklamalar için bkz. Bekir
Coşkun [GK], B. No: 2014/12151, 4/6/2015, §§ 51, 53-55, 57; Mehmet Ali Aydın [GK], B. No: 2013/9343,
4/6/2015, § 68; Ferhat Üstündağ,
B. No: 2014/15428, 17/7/2018, § 45-46; Tansel
Çölaşan, B. No: 2014/6128, 7/7/2015, § 51).
b. Somut Olayın
Değerlendirilmesi
18. Terör örgütüne üye olmak suçu, üye ve hatta örgüt henüz bir
suç işlememiş olsa dahi örgütün toplum için yarattığı tehlikeyi cezalandıran ve
bu yönüyle bir yandan da örgüt faaliyetleri kapsamında suç işlenmesini
engelleme amacı taşıyan bir suç türüdür (Metin
Birdal, §§ 60- 61).
19. Bireysel başvuru yolunda Anayasa Mahkemesinin görevi bir
yargılamanın sonucu itibarıyla adil olup olmadığını değerlendirmek değildir.
Dolayısıyla başvurucu hakkında isnat edilen terör örgütünün üyesi olmak suçunun
sübuta erip ermediği veya toplanan delillerin suçun sübutu için yeterli olup
olmadığı meselesi, ilkesel olarak Anayasa Mahkemesinin ilgi alanı dışındadır (Metin Birdal, § 47; ayrıca bkz. Yılmaz
Çelik [GK], B. No: 2014/13117, 19/7/2018, § 45; krş. Ferhat Üstündağ, § 65). Bundan başka bir
ceza yargılamasında hangi delillerin hükme esas alınabileceği meselesi de esas
itibariyle Anayasa Mahkemesinin görev alanının dışındadır (Türk Ceza Hukuku
uygulamasına ilişkin bazı değerlendirmeler için bkz. Metin Birdal, §§ 67-71).
20. Bir kişinin henüz başka bir suç işlemeden yalnızca terör
örgütüne üye olması nedeniyle cezalandırılabilmesi için yargılama makamlarının
o kişinin terör örgütüyle olan bağlarını ortaya koyması gerekir. Henüz ceza
kanunlarında tanımlanan bir suçu işlememiş olsa bile bir terör örgütü ile örgüt üyeliği olarak kabul edilecek
kuvvette bir bağın varlığının araştırılması bireylerin sahip olduğu fikirlerin,
bağlı oldukları toplumsal grupların ve ideolojilerinin, davranışlarının
anlamlarının ve bunların altında yatan saiklerin de
değerlendirilmesini gerektirebilir. Böyle bir değerlendirmenin örgütlere üye
olmak, toplantılara katılmak veya düşünce açıklamaları yapmak gibi kişilerin
anayasal haklar kapsamında koruma altında bulunan eylemlerini de kapsadığı durumlarda
başta ifade, örgütlenme, din ve vicdan özgürlükleri ile toplantı ve gösteri
yürüyüşü düzenleme hakkı olmak üzere temel haklar üzerinde ciddi bir baskı
oluşturabilecek potansiyele sahip olduğu açıktır (Metin Birdal, §§ 63, 64).
21. Kişilerin anayasal hak ve özgürlükler kapsamında kalan
faaliyetlerinin terör örgütünün üyesi olmak suçundan verilen mahkûmiyet
kararlarının delili olarak kullanılmasının temel haklar üzerinde yaratacağı
caydırıcı etki nedeniyle -Devletin toplumu terör örgütlerinin faaliyetlerine
karşı korumak şeklindeki pozitif yükümlülüğünün bir sonucu olarak- insanların
terörsüz bir ortamda yaşama hakkı ile bu süreçte bireylerin potansiyel olarak
etkilenebilecek temel hakları arasında adil bir denge kurulmalıdır (Metin Birdal, § 65).
22. Söz konusu dengenin sağlandığının kabul edilebilmesi için
derece mahkemelerinin kişilerin anayasal hak ve özgürlükler kapsamında kalan
faaliyetlerini terör örgütünün üyesi olmak suçundan verilen mahkûmiyet
kararlarında delil olarak kullanılmalarının zorunlu bir ihtiyacı karşıladığını
göstermeleri gerekir. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesinin benzer başvurulardaki
denetimi temel haklara bu şekilde yapılan müdahalenin zorunlu bir ihtiyacı
karşıladığının ilgili ve yeterli bir gerekçe ile gösterilip gösterilemediği ile
sınırlı olacaktır(Metin
Birdal, § 72).
23. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesi mevcut başvuruda başvurucunun
toplantı ve ifade özgürlüklerine yapılan müdahalelerin gerçekten toplumsal bir ihtiyaca cevap verip
vermediği sorusuna cevap bulacaktır.
24. Başvuru konusu olayda ilk derece mahkemesi, süreklilik,
çeşitlilik ve yoğunluk gösterdiği kabul edilen eylem ve davranışlarıyla şiddeti
ve demokratik olmayan yöntemleri benimseyen başvurucunun PKK terör örgütünün
üyesi olduğu kanaatine ulaşmıştır.Anayasa
Mahkemesi başvurucu tarafından sunulan bilgi ve belgeler ile derece
mahkemelerince başvurucunun mahkûm edilmesi için benimsenen gerekçeleri
yukarıda yer verilen ilkeler uyarınca bir bütün olarak ve dikkatle
incelemiştir.
25. Somut olayın koşullarında ilk derece mahkemesinin,
başvurucuyu suç oluşturmadığı ve anayasal hakların kullanımından ibaret olduğu
ileri sürülen eylemleri nedeniyle mahkum ettiği kabul
edilmemiştir. İlk derece mahkemesi diğer bazı deliller yanında PKK"yı, terör
örgütü mensuplarını veya terör eylemlerini yücelten sloganların atıldığı,
pankartların açıldığı veya marşların söylendiği terör örgütünün propagandasına
dönüştürülen gösterilere katılmış olmasını ve ikametinde bulunan yayının
niteliğini başvurucunun örgüt üyeliğini açıklayan ve eylemlerinin sürekliliğini
gösteren deliller olarak kullanmıştır (krş. Metin
Birdal, § 76).
26. İlk derece mahkemesi, başvurucunun söz konusu toplantı ve
gösterileri organize etmek veya katılmak biçimindeki rolünün, bulundurduğu
yayının, DYGM üyesi olmasının ve diğer davranışlarının, onun PKK terör
örgütünün hiyerarşik yapılanmasına kendi isteğiyle ve bilerek dâhil olduğuna
dair bilgileri doğrular ve tamamlar nitelikte olduğunu ikna edici biçimde
ortaya koymuştur. Bu bağlamda ilk derece mahkemesi, başvurucunun şikayete konu eylemlerinin delil olarak kullanılmasının bir
toplumsal ihtiyacı karşıladığını ilgili ve yeterli bir gerekçe ile
göstermiştir.
27. Sonuç olarak başvurucunun ifade özgürlüğü ile toplantı ve
gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına yapılan müdahale demokratik toplum düzeninin
gereklerine aykırı bir müdahale olarak değerlendirilemez.
28. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı
fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Mahkemece kabul edilemezliğine
karar verilebileceği belirtilmiştir. Bu bağlamda müdahalenin meşru olduğu açık
olan başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir (Hikmet Balabanoğlu,
B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24).
29. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun ifade özgürlüğü ile
toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine dair
başvurusunun, bir ihlal bulunmadığı açık olduğundan açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul
edilemezliğine karar verilmesi gerekir.
B. Adil Yargılanma
Hakkının, Haberleşme Özgürlüğünün ve Özel Hayata Saygı Hakkının İhlal
Edildiğine İlişkin İddia
30. Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvurularda, başvuru
konusu olaylarla ilgili delilleri sunmak suretiyle olaylar hakkındaki
iddialarını kanıtlamak ve dayanılan Anayasa hükmünün kendilerine göre ihlal
edildiğine dair açıklamalarda bulunarak hukuki iddialarını ortaya koymak
başvurucuya düşer. Başvurucunun kamu gücünün işlem, eylem ya da ihmali
nedeniyle ihlal edildiğini ileri sürdüğü hak ve özgürlük ile dayanılan Anayasa
hükümlerini, ihlal gerekçelerini, dayanılan deliller ile ihlale neden olduğu ileri
sürülen işlem veya kararların neler olduğunu başvuru dilekçesinde belirtmesi
şarttır. Başvuru dilekçesinde kamu gücünün ihlale neden olduğu iddia edilen
işlem, eylem ya da ihmaline dair olayların tarih sırasına göre özeti yapılmalı,
bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklerden hangisinin hangi nedenle
ihlal edildiği ve buna ilişkin gerekçelerle deliller açıklanmalıdır (Sabah Yıldızı Radyo ve Televizyon Yayın İletişim
Reklam Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi [GK], B. No: 2014/12727,
25/5/2017, § 19).
31. Somut olayda başvurucu, bu başlık altındaki iddialarını
soyut bir şekilde ileri sürmüş, başvuru konusu olaylarla ilgili delilleri
sunarak olaylar hakkındaki iddialarını kanıtlama ve dayanılan Anayasa hükmünün
kendisine göre ihlal edildiğine dair hukuki iddialarını ortaya koyma
yükümlülüğünü yerine getirmemiştir. Başvurucu, yargılamanın sıhhati açısından
önem taşıyan tanıkların dinlenmemesi ve başka dava dosyalarındaki bilgi ve
belgelerin gerekçeli kararda mahkumiyetine dayanak alınması nedeniyle adil
yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş ise de tanıkların
dinlenmesinin neden önem taşıdığına ilişkin bir açıklama yapmadığı gibi
şikayetinde belirttiği başka dava dosyalarının hangi dosyalar olduğu,
mahkumiyete esas alınan bilgi ve belgelerin neler olduğu hususunda herhangi bir
değerlendirmede bulunmamıştır. Aynı şekilde başvurucu iletişimin tespiti ve
fiziki takip yapılmasına izin verilmesi kararları alınırken dikkate alındığını
ileri sürdüğü gizli belgelerin kendisine bildirilmemesi ve bu belgelerle ilgili
görüşünün alınmaması nedenleriyle çelişmeli yargılama ilkesinin ihlal
edildiğini ileri sürmüş ancak dosya içerisinde bulunduğunu iddia ettiği gizli
belgelerin neler olduğuna, yargılamanın seyri üzerinde ne tür etki
yarattıklarına ilişkin yeterli bir değerlendirmede bulunmamıştır.
32. Başvurucu, hakkındaki yargılamanın özel yetkili mahkemelerce
gerçekleştirildiğini, bu mahkemelerin bağımsız ve tarafsız olduklarının
söylenemeyeceğini belirterek bağımsız ve tarafsız mahkemede yargılanma hakkının
ihlal edildiğini ileri sürmüş ancak söz konusu mahkemenin neden bağımsız ve
tarafsız olmadığı hususlarında yeterince bir açıklamaya başvuru formunda yer
vermemiştir.
33. Bundan başka başvurucu, soruşturma aşamasında gizlilik
kararı alınması nedeniyle hükme esas alınan delillerden bazıları ile ilgili
olarak gereği gibi savunma yapamaması nedeniyle savunma hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüş; buna karşın kovuşturma aşamasında her tür gizlilik
kalktığı halde hangi surette savunmasını yapamadığına ilişkin herhangi bir
açıklamada bulunmamıştır.
34. İletişimin tespiti ve fiziki takip yapılmasına izin
verilmesine ilişkin kararların keyfi olması, kanunda öngörülen koşullar
gerçekleşmeden bu kararların verilmesi nedeniyle ise haberleşme hürriyeti ile özel
hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş ise de bu
hususta başvuru formunda yeterince açıklamalarda bulunmamış, kanun hükümlerini
belirtmek suretiyle yapılan işlemin bu hükümlere uymadığını soyut bir şekilde
belirtmekle yetinmiştir.
35. Açıklanan gerekçelerle bu bölümdeki iddiaların
temellendirilememiş olduğu anlaşıldığından başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. İfade özgürlüğü ile toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme
hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Adil yargılanma hakkının, haberleşme özgürlüğünün ve özel
hayata saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddiaların açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
10/10/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
