

Esas No: 2014/7817
Karar No: 2014/7817
Karar Tarihi: 10/10/2019
AYM 2014/7817 Başvuru Numaralı VEDAT BİNGÖL Başvurusuna İlişkin Karar
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
VEDAT BİNGÖL BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2014/7817) |
|
Karar Tarihi: 10/10/2019 |
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Engin
YILDIRIM |
Üyeler |
: |
Recep
KÖMÜRCÜ |
|
|
Rıdvan GÜLEÇ |
|
|
Recai AKYEL |
|
|
Yıldız
SEFERİNOĞLU |
Raportör |
: |
Ömer MENCİK |
Başvurucu |
: |
Vedat BİNGÖL |
Vekili |
: |
Av. Mesut
GÜNDOĞDU |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, Anayasal haklar kapsamında koruma altında bulunan
bazı eylemlerinin terör örgütü üyeliği suçundan mahkûmiyetinde delil olarak
kullanılmasının başvurucunun ifade ve örgütlenme özgürlüğü ile toplantı ve
gösteri yürüyüşü düzenleme hakkını; yargılama sırasında usuli
güvencelere riayet edilmemesinin adil yargılanma hakkını; iletişimin tespitine
ve fiziki takip yapılmasına izin verilmesi hakkındaki kararların keyfi
olmasının da haberleşme özgürlüğü ile özel hayata saygı hakkını ihlal ettiği
iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 30/5/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
6. Başvurucu 1989 doğumlu olup olayların meydana geldiği tarihte
Fırat Üniversitesi Tarih Bölümü öğrencisidir.
7. Başvurucu; terör örgütüne üye olmak suçunu işlediği
gerekçesiyle üç gün gözaltında tutulduktan sonra 27/4/2012 tarihinde serbest
bırakılmıştır. Cumhuriyet savcısı 7/5/2012 tarihli iddianamesi ile başvurucunun
terör örgütüne üye olmak ve terör örgütünün propagandasını yapmak suçlarından
cezalandırılmasını talep etmiştir. Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi (Mahkeme)
21/12/2012 tarihinde, başvurucunun terör örgütüne üye olmak ve terör örgütünün
propagandasını yapmak suçlarından mahkûmiyetine hükmetmiştir.
8. İlk derece mahkemesinin başvurucunun terör örgütü üyeliği ve
terör örgütünün propagandasını yapmak suçlarından mahkûmiyetinde dikkate aldığı
delillerin bazıları şu şekildedir:
i. İlk derece mahkemesi başvurucunun, PKK"nın gençlik
yapılanması olan Demokratik Yurtsever Gençlik Meclisi (DYGM) bünyesinde
faaliyetlerde bulunduğunu tespit etmiştir. Mahkemeye göre DYGM, Kürtçülüğün
yaygınlaştırılması ve PKK"nın ideolojisi ve amaçları hakkında daha fazla
bilinçlendirilmesi kapsamında yapılan faaliyetlerde gençlerin daha aktif rol
üstlenmesi amacını taşımaktadır.
ii. Başvurucunun 2/3/2012 tarihinde Fırat Üniversitesinde kız meselesi yüzünden başladığı belirtilen
bir kavgada bazı öğrencilerin yaralanması sonrasında Kürt kökenli öğrencilerin
örgütsel yapı içinde sahiplenildiği algısının yaratılmasını diğer sanıklarla
birlikte organize ettiği ifade edilmiştir. Ayrıca başvurucunun Kürt kökenli
öğrencileri sağ görüşlü öğrencilerle bir araya getirerek örgütsel faaliyetlere
kitle oluşturulması amacıyla kavga ortamı hazırladığı belirtilmiştir.
iii. Başvurucunun 16/4/2012 tarihinde Fırat Üniversitesinde
öğrenim gören öğrenciler arasında meydana gelen bir kavga olayında Kürt kökenli
öğrencilerin örgütsel yapı içinde sahiplenildiği algısının yaratılmasını diğer
sanıklarla birlikte organize ettiği ifade edilmiştir. Ayrıca başvurucunun Kürt
kökenli öğrencileri sağ görüşlü öğrenciler ile bir araya getirerek kavga ortamı
hazırladığı belirtilmiştir.
iv. Başvurucunun 21/3/2012 tarihinde Elazığ
İstasyon Meydanı"nda nevruz etkinlikleri adı altında düzenlenen ve terör
örgütünün toplantısı hâline dönüştürülen etkinliği organize ettiği ve bu
etkinliğe katıldığı ifade edilmiştir. Bu etkinlik sırasında başvurucunun da
içinde bulunduğu grup tarafından terör örgütünün propagandasını oluşturacak
şekilde pankartlar asıldığı, birtakım sloganlar atıldığı ve müzik yayını
yapıldığı belirtilmiştir.
v. Başvurucunun 3/3/2012 tarihinde Elazığ
Atapark Düğün Salonu"nda Fırat Öğrenci Derneğinin "Dernek Açılışı ve Tanıtımı" adı
altında düzenlenen etkinliğine katıldığı ve terör örgütü propagandası içeren
şarkılar söyleyen sanatçıya alkışlarıyla destek verdiği ifade edilmiştir.
vi. Bir diğer sanık Z.Y.nin evinde
yapılan aramada; içinde PKK yazan, taşlarla oluşturulmuş kalp şeklindeki bir
alan içinde başvurucu ile Z.Y.nin çekilmiş iki adet
fotoğrafının ele geçirildiği belirtilmiştir.
9. Mahkûmiyet kararında ayrıca başvurucunun da üyesi olduğu
Fırat Öğrenci Derneği hakkında birtakım açıklamalara yer verilmiştir. Mahkemeye
göre başvurucunun da aralarında bulunduğu bazı sanıklar tarafından bu dernek
aracılığıyla, örgütsel bir bilinç oluşturmak için genellikle Kürt kökenli
öğrencilerin birtakım eylemlere katılımı sağlanmaktadır. Mahkeme; bu eylemlerin
ceza infaz kurumlarında bulunan terör örgütü mensuplarının ve ailelerinin
ziyaret edilmesi, ölen terör örgütü mensuplarının mezarlarının ziyaret
edilmesi, bazı kişilerin yasaklanan nevruz eylemlerine ve Abdullah Öcalan’ın
doğum günü ile ilgili düzenlenmesi amaçlanan etkinliklere götürülmesi, bazı
etkinliklerde terör örgütü lehine marş söylenmesinin ve yasa dışı slogan
attırılmasının sağlanması olduğunu ifade etmiştir. Diğer yandan ilk derece
mahkemesi, bu dernek aracılığıyla, dernek açılışı ve tanıtımı adı altında
yapılan ve terör örgütünün toplantısı hâline dönüşen etkinliklere eleman temin
edildiği, üniversitede öğrenciler arasında meydana gelen basit olayların
tırmandırıldığı, örgüt tarafından verilen talimatlar doğrultusunda Kürt kökenli
vatandaşlara yönelik sağlık taraması yapıldığı ve özel eğitim verildiği
tespitine de yer vermiştir.
10. Terör örgütü üyeliğinden mahkûmiyetine ilişkin kararı
başvurucunun temyiz etmesi üzerine karar,Yargıtay
9. Ceza Dairesi tarafından 23/1/2014 tarihinde onanmıştır. Yargıtay 9. Ceza
Dairesi aynı kararla terör örgütünün propagandasını yapmak suçundan kurulan
mahkûmiyet hükmünün ise bozulmasına hükmetmiştir.
11. Başvurucu, karardan 2/5/2014 tarihinde haberdar olduğunu
belirtmiştir.
12. Başvurucu 30/5/2014 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
13. İlgili ulusal ve uluslararası hukuk için bkz. Metin Birdal ([GK] (B. No: 2014/15440, 22/5/2019, §§ 28-39) başvurusu hakkında verilen karar.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
14. Mahkemenin 10/10/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. İfade ve Örgütlenme
Özgürlüğü ile Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Düzenleme Hakkının İhlal Edildiğine
İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
15. Başvurucu, Anayasa"da güvence altına alınan hakların
kullanılması niteliğinde olan birtakım eylemlerin terör örgütü üyeliğinin
delili olarak kabul edilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirtmiştir. Başvurucu
ayrıca iddia edilen eylemlerin örgüt tarafından organize edildiğine veya bu
eylemlerin örgütün amacı doğrultusunda gerçekleştirildiğine ilişkin bir bilgi
ya da belgenin de yargılama dosyasında bulunmadığını ifade etmiştir. Tüm bu
nedenlerle başvurucu, anayasal hakların kullanılması niteliğindeki bu
eylemlerin örgüt üyeliği suçunun mahkûmiyet kararında delil olarak
kullanılmasının ifade ve örgütlenme özgürlükleri ile toplantı ve gösteri
yürüyüşü düzenleme hakkını ihlal ettiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
16. Katıldığı veya organize ettiği toplantılar ile bir derneğe
üyeliğin ve PKK yazısıyla çekilmiş iki adet fotoğrafın terör örgütüne üye olmak
suçundan verilen mahkûmiyet kararının delili olarak kullanılması başvurucunun
ifade ve örgütlenme özgürlüğü ile toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı
üzerinde caydırıcı etki doğurabilir. Dolayısıyla başvurucunun Anayasa"nın 26.
33. ve 34. maddelerinde koruma altına alınan hak ve özgürlüklerine müdahalede
bulunulduğu kabul edilmelidir ( Metin Birdal,
§ 48).
17. Başvuru konusu müdahalenin Anayasa"nın 13. maddesinde
öngörülen kanunla sınırlama ölçütünü karşıladığı ve Anayasa"nın 26. 33. ve 34.
maddelerinde yer alan millî güvenlik ve kamu düzeninin korunması meşru amaçları
kapsamında kaldığı anlaşılmıştır (Metin
Birdal, §§ 52-53). Bu
nedenle başvuru konusu müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine
uygun olup olmadığı değerlendirilecektir.
a. Müdahalenin Demokratik
Toplum Düzeninin Gereklerine Uygun Olması
18. Temel hak ve özgürlüklerin koruması altında bulunan bir
eylemin terör örgütüne üye olmak suçunun mahkumiyetinde delil olarak
kullanılması suretiyle temel hak ve özgürlüklere yapılan bir müdahalenin
demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun kabul edilebilmesi için zorunlu
bir toplumsal ihtiyacı karşılaması gerekir. Amaca ulaşmaya yardımcı olmayan bir
müdahalenin zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşıladığı söylenemeyecektir
(zorunlu toplumsal ihtiyaç testine ilişkin açıklamalar için bkz. Bekir Coşkun [GK], B. No: 2014/12151,
4/6/2015, §§ 51, 53-55, 57; Mehmet Ali Aydın
[GK], B. No: 2013/9343, 4/6/2015, § 68;Ferhat Üstündağ, B. No: 2014/15428, 17/7/2018, § 45-46; Tansel Çölaşan, B. No: 2014/6128,
7/7/2015, § 51).
b. Somut Olayın
Değerlendirilmesi
19. Terör örgütüne üye olmak suçu, üye ve hatta örgüt henüz bir
suç işlememiş olsa dahi örgütün toplum için yarattığı tehlikeyi cezalandıran ve
bu yönüyle bir yandan da örgüt faaliyetleri kapsamında suç işlenmesini
engelleme amacı taşıyan bir suç türüdür (Metin
Birdal, §§ 60- 61).
20. Bireysel başvuru yolunda Anayasa Mahkemesinin görevi bir
yargılamanın sonucu itibarıyla adil olup olmadığını değerlendirmek değildir.
Dolayısıyla başvurucu hakkında isnat edilen terör örgütünün üyesi olmak suçunun
sübuta erip ermediği veya toplanan delillerin suçun sübutu için yeterli olup
olmadığı meselesi, ilkesel olarak Anayasa Mahkemesinin ilgi alanı dışındadır (Metin Birdal, § 47; ayrıca bkz. Yılmaz
Çelik [GK], B. No: 2014/13117, 19/7/2018, § 45; krş. Ferhat Üstündağ, § 65). Bundan başka bir
ceza yargılamasında hangi delillerin hükme esas alınabileceği meselesi de esas
itibariyle Anayasa Mahkemesinin görev alanının dışındadır (Türk Ceza Hukuku
uygulamasına ilişkin bazı değerlendirmeler için bkz. Metin Birdal, §§ 67-71).
21. Bir kişinin henüz başka bir suç işlemeden yalnızca terör
örgütüne üye olması nedeniyle cezalandırılabilmesi için yargılama makamlarının
o kişinin terör örgütüyle olan bağlarını ortaya koyması gerekir. Henüz ceza
kanunlarında tanımlanan bir suçu işlememiş olsa bile bir terör örgütü ile örgüt üyeliği olarak kabul edilecek
kuvvette bir bağın varlığının araştırılması bireylerin sahip olduğu fikirlerin,
bağlı oldukları toplumsal grupların ve ideolojilerinin, davranışlarının
anlamlarının ve bunların altında yatan saiklerin de
değerlendirilmesini gerektirebilir. Böyle bir değerlendirmenin örgütlere üye
olmak, toplantılara katılmak veya düşünce açıklamaları yapmak gibi kişilerin
anayasal haklar kapsamında koruma altında bulunan eylemlerini de kapsadığı
durumlarda başta ifade, örgütlenme, din ve vicdan özgürlükleri ile toplantı ve
gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı olmak üzere temel haklar üzerinde ciddi bir
baskı oluşturabilecek potansiyele sahip olduğu açıktır (Metin Birdal, §§ 63, 64).
22. Kişilerin anayasal hak ve özgürlükler kapsamında kalan
faaliyetlerinin terör örgütünün üyesi olmak suçundan verilen mahkûmiyet
kararlarının delili olarak kullanılmasının temel haklar üzerinde yaratacağı
caydırıcı etki nedeniyle -Devletin toplumu terör örgütlerinin faaliyetlerine
karşı korumak şeklindeki pozitif yükümlülüğünün bir sonucu olarak- insanların
terörsüz bir ortamda yaşama hakkı ile bu süreçte bireylerin potansiyel olarak
etkilenebilecek temel hakları arasında adil bir denge kurulmalıdır (Metin Birdal, § 65).
23. Söz konusu dengenin sağlandığının kabul edilebilmesi için
derece mahkemelerinin kişilerin anayasal hak ve özgürlükler kapsamında kalan
faaliyetlerini terör örgütünün üyesi olmak suçundan verilen mahkûmiyet
kararlarında delil olarak kullanılmalarının zorunlu bir ihtiyacı karşıladığını
göstermeleri gerekir. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesinin benzer başvurulardaki
denetimi temel haklara bu şekilde yapılan müdahalenin zorunlu bir ihtiyacı
karşıladığının ilgili ve yeterli bir gerekçe ile gösterilip gösterilemediği ile
sınırlı olacaktır(Metin
Birdal, § 72).
24. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesi mevcut başvuruda başvurucunun
toplantı, örgütlenme ve ifade özgürlüklerine yapılan müdahalelerin gerçekten toplumsal bir ihtiyaca cevap verip
vermediği sorusuna cevap bulacaktır.
25. Başvuru konusu olayda ilk derece mahkemesi, süreklilik,
çeşitlilik ve yoğunluk gösterdiği kabul edilen eylem ve davranışlarıyla şiddeti
ve demokratik olmayan yöntemleri benimseyen başvurucunun PKK terör örgütünün
üyesi olduğu kanaatine ulaşmıştır. Anayasa Mahkemesi başvurucu tarafından
sunulan bilgi ve belgeler ile derece mahkemelerince başvurucunun mahkûm
edilmesi için benimsenen gerekçeleri yukarıda yer verilen ilkeler uyarınca bir
bütün olarak ve dikkatle incelemiştir.
26. Somut olayın koşullarında ilk derece mahkemesinin,
başvurucuyu suç oluşturmadığı ve anayasal hakların kullanımından ibaret olduğu
ileri sürülen eylemleri nedeniyle mahkum ettiği kabul
edilmemiştir. İlk derece mahkemesi diğer bazı deliller yanında PKK"yı, terör
örgütü mensuplarını veya terör eylemlerini yücelten sloganların atıldığı ve
pankartların açıldığı terör örgütünün propagandasına dönüştürülen gösterilere
katılmış olmasını, PKK yazısıyla çekilmiş iki adet fotoğrafını ve bir derneğe
üye olmasını başvurucunun örgüt üyeliğini açıklayan ve eylemlerinin
sürekliliğini gösteren deliller olarak kullanmıştır (krş. Metin Birdal, § 76).
27. İlk derece mahkemesi, başvurucunun söz konusu toplantı ve
gösterileri organize etmek veya katılmak biçimindeki rolünün, çektirdiği
fotoğrafların, bir derneğe üye olmasının, DYGM üyesi olmasının ve diğer
davranışlarının, onun PKK terör örgütünün hiyerarşik yapılanmasına kendi
isteğiyle ve bilerek dâhil olduğuna dair bilgileri doğrular ve tamamlar
nitelikte olduğunu ikna edici biçimde ortaya koymuştur. Bu bağlamda ilk derece
mahkemesi, başvurucunun şikayete konu eylemlerinin
delil olarak kullanılmasının bir toplumsal ihtiyacı karşıladığını ilgili ve
yeterli bir gerekçe ile göstermiştir.
28. Sonuç olarak başvurucunun ifade ve örgütlenme özgürlüğü ile
toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına yapılan müdahale demokratik
toplum düzeninin gereklerine aykırı bir müdahale olarak değerlendirilemez.
29. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı
fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Mahkemece kabul edilemezliğine
karar verilebileceği belirtilmiştir. Bu bağlamda müdahalenin meşru olduğu açık
olan başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir (Hikmet Balabanoğlu,
B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24).
30. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun ifade ve örgütlenme
özgürlüğü ile toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine
dair başvurusunun, bir ihlal bulunmadığı açık olduğundan açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
kabul edilemezliğine karar verilmesi gerekir.
B. Adil Yargılanma
Hakkının, Haberleşme Özgürlüğünün ve Özel Hayata Saygı Hakkının İhlal
Edildiğine İlişkin İddia
31. Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvurularda, başvuru
konusu olaylarla ilgili delilleri sunmak suretiyle olaylar hakkındaki
iddialarını kanıtlamak ve dayanılan Anayasa hükmünün kendilerine göre ihlal
edildiğine dair açıklamalarda bulunarak hukuki iddialarını ortaya koymak
başvurucuya düşer. Başvurucunun kamu gücünün işlem, eylem ya da ihmali
nedeniyle ihlal edildiğini ileri sürdüğü hak ve özgürlük ile dayanılan Anayasa
hükümlerini, ihlal gerekçelerini, dayanılan deliller ile ihlale neden olduğu
ileri sürülen işlem veya kararların neler olduğunu başvuru dilekçesinde
belirtmesi şarttır. Başvuru dilekçesinde kamu gücünün ihlale neden olduğu iddia
edilen işlem, eylem ya da ihmaline dair olayların tarih sırasına göre özeti
yapılmalı, bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklerden hangisinin hangi
nedenle ihlal edildiği ve buna ilişkin gerekçelerle deliller açıklanmalıdır (Sabah Yıldızı Radyo ve Televizyon Yayın İletişim
Reklam Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi [GK], B. No: 2014/12727,
25/5/2017, § 19).
32. Somut olayda başvurucu, bu başlık altındaki iddialarını
soyut bir şekilde ileri sürmüş, başvuru konusu olaylarla ilgili delilleri
sunarak olaylar hakkındaki iddialarını kanıtlama ve dayanılan Anayasa hükmünün
kendisine göre ihlal edildiğine dair hukuki iddialarını ortaya koyma yükümlülüğünü
yerine getirmemiştir. Başvurucu, başka dava dosyalarındaki bilgi ve belgelerin
gerekçeli kararda mahkumiyetine dayanak alınması nedeniyle adil yargılanma
hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş ise de bu dava dosyalarının hangi
dosyalar olduğu, mahkumiyete esas alınan bilgi ve belgelerin ne olduğu
hususunda herhangi bir açıklama yapmamıştır. Aynı şekilde başvurucu iletişimin
tespiti ve fiziki takip yapılmasına izin verilmesi kararları alınırken dikkate
alındığını ileri sürdüğü gizli belgelerin kendisine bildirilmemesi ve bu
belgelerle ilgili görüşünün alınmaması nedenleriyle çelişmeli yargılama
ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüş ancak dosya içerisinde bulunduğunu
iddia ettiği gizli belgelerin neler olduğuna, yargılamanın seyri üzerinde ne
tür etki yarattıklarına ilişkin yeterli bir değerlendirmede bulunmamıştır.
33. Başvurucu, hakkındaki yargılamanın özel yetkili mahkemelerce
gerçekleştirildiğini, bu mahkemelerin bağımsız ve tarafsız olduklarının
söylenemeyeceğini belirterek bağımsız ve tarafsız mahkemede yargılanma hakkının
ihlal edildiğini ileri sürmüş ancak söz konusu mahkemenin neden bağımsız ve
tarafsız olmadığı hususlarında yeterince bir açıklamaya başvuru formunda yer
vermemiştir.
34. Bundan başka başvurucu, soruşturma aşamasında gizlilik
kararı alınması nedeniyle hükme esas alınan delillerden bazıları ile ilgili
olarak gereği gibi savunma yapamaması nedeniyle savunma hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüş; buna karşın kovuşturma aşamasında her tür gizlilik
kalktığı halde hangi surette savunmasını yapamadığına ilişkin herhangi bir
açıklamada bulunmamıştır.
35. İletişimin tespiti ve fiziki takip yapılmasına izin verilmesine
ilişkin kararların keyfi olması, kanunda öngörülen koşullar gerçekleşmeden bu
kararların verilmesi nedeniyle ise haberleşme hürriyeti ile özel hayata ve aile
hayatına saygı hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş ise de bu hususta başvuru
formunda yeterince açıklamalarda bulunmamış, kanun hükümlerini belirtmek
suretiyle yapılan işlemin bu hükümlere uymadığını soyut bir şekilde belirtmekle
yetinmiştir.
36. Açıklanan gerekçelerle bu bölümdeki iddiaların
temellendirilememiş olduğu anlaşıldığından başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. İfade ve örgütlenme özgürlüğü ile toplantı ve gösteri
yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Adil yargılanma hakkının, haberleşme özgürlüğünün ve özel
hayata saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddiaların açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
10/10/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
