

Esas No: 2017/7295
Karar No: 2017/7295
Karar Tarihi: 29/5/2019
AYM 2017/7295 Başvuru Numaralı VEDAT DEMİR Başvurusuna İlişkin Karar
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
VEDAT DEMİR BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2017/7295) |
|
Karar Tarihi: 29/5/2019 |
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Hasan Tahsin
GÖKCAN |
Üyeler |
: |
Burhan ÜSTÜN |
|
|
Hicabi DURSUN |
|
|
Kadir ÖZKAYA |
|
|
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ |
Raportör |
: |
Hüseyin
TURAN |
Başvurucu |
: |
Vedat DEMİR |
Vekili |
: |
Av. Suphi
Uğur ÇÖREKÇİ |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, gözaltı ve tutuklama tedbirlerinin hukuki olmaması
nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddialarına
ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 30/12/2016 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.
6. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal
Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler
çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Türkiye 15 Temmuz 2016 tarihinde askerî bir darbe
teşebbüsüyle karşı karşıya kalmış, bu nedenle 21/7/2016 tarihinde ülke
genelinde olağanüstü hâl ilan edilmesine karar verilmiş ve olağanüstü hâl
19/7/2018 tarihine kadar birçok kez uzatılmıştır. Kamu makamları ve yargı
organları -olgusal temellere dayanarak- bu teşebbüsün arkasında Türkiye"de çok
uzun yıllardır faaliyetlerine devam eden ve son yıllarda Fetullahçı
Terör Örgütü (FETÖ) ve/veya Paralel Devlet Yapılanması (PDY) olarak
isimlendirilen bir yapılanmanın olduğunu değerlendirmişlerdir (Aydın Yavuz ve diğerleri [GK], B. No:
2016/22169, 20/6/2017, §§ 12-25).
9. Darbe teşebbüsü sırasında ve sonrasında ülke genelinde
Cumhuriyet başsavcılıkları tarafından darbe girişimiyle bağlantılı ya da
doğrudan darbe girişimiyle bağlantılı olmasa bile FETÖ/PDY"nin
kamu kurumlarındaki örgütlenmesinin yanı sıra eğitim, sağlık, ticaret, sivil
toplum ve medya gibi farklı alanlardaki yapılanmasına yönelik soruşturmalar
yürütülmüş ve çok sayıda kişi hakkında gözaltı ve tutuklama tedbirleri
uygulanmıştır (Aydın Yavuz ve diğerleri,
§ 51, Mehmet Hasan Altan (2)
[GK], B. No: 2016/23672, 11/01/2018, § 12).
10.Bu kapsamda İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından
İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesinde Reklam Ana Bilim Dalında öğretim
üyesi olarak görev yapan başvurucunun da aralarında bulunduğu bazı şüpheliler
hakkında FETÖ/PDY ile bağlantılı suçlardan soruşturma başlatılmıştır.
11. Başvurucu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca 25/7/2016
tarihinde gözaltına alınmıştır. Başvurucunun ilk ifadesi 30/7/2016 tarihinde
İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce alınmıştır.
Bu ifade işlemi sırasında başvurucuya FETÖ/PDY örgütüyle ilgili isnatlar ve 15
Temmuz gecesi bazı kişilerle olan yazışmalarının içerikleri yöneltilmiştir.
12. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı 2/8/2016 tarihinde FETÖ/PDY
silahlı terör örgütü üyesi olma suçundan tutuklanması istemiyle diğer
şüphelilerle birlikte başvurucuyu İstanbul 10. Sulh Ceza Hâkimliğine sevk
etmiştir.
13. Başvurucu; İstanbul 10. Sulh Ceza Hâkimliğince alınan sorgusunda
herhangi bir terör örgütüyle irtibatının bulunmadığı, Fetullah
Gülen"in fikirlerini asla benimsemediğini, WhatsApp"ta
yer alan yazışmaların dört arkadaş arasında geçtiğini ve bu yazışmaların
içeriğinin 15 Temmuz darbe gecesinde yaşananları anlamaya yönelik olduğunu,
yazışmaların terör örgütüyle bir bağlantısının bulunmadığını, İpek Medya
Grubuna (Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen bir soruşturma kapsamında
Paralel Devlet Yapılanmasına mali kaynak sağladığı gerekçesiyle bünyesinde İpek
Medya Grubunu da barındıran Koza İpek Holdinge 26/10/2015 tarihinde kayyum
atanmıştır. İpek Grubu gazete ve televizyon olarak Kanaltürk,
Bugün TV, Bugün gazetesi, Millet gazetesi ve Kanaltürk
Radyoyu barındırmaktaydı.) kayyum atanması ve el konulması üzerine kendisinden
konuşma istendiğini, iletişim özgürlüğünü savunduğu için iletişim araçlarına el
konulamayacağını ve müsadere edilemeyeceğini ifade ettiğini, ifade özgürlüğü
çerçevesinde yapılanın yanlış olduğunu savunduğunu belirtmiştir.
14. Hâkimlik 3/8/2016 tarihinde başvurucunun silahlı terör
örgütüne üye olma suçundan tutuklanmasına karar verilmiştir.
15. Hâkimliğin tutuklama kararının ilgili kısımları ise
şöyledir:
"... Tüm dosya kapsamına göre; [başvurucu] ve F.A.nın
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin hiyerarşik yapısı haricinde kamuoyunda FETÖ/PDY
olarak bilinen ve hakkında birçok soruşturma dosyası bulunan silahlı terör
örgütü ile bağlantılı olduğu, örgütün gerçekleştirdiği kalkışmayı destekler ve
onaylar mahiyette sosyal paylaşım hesaplarından paylaşımlarda bulundukları,
örgütün amaçları doğrultusunda faaliyette bulunduğu görülmüştür.
Adı geçen örgütün15/7/2016 günü başta Ankara
ve İstanbul olmak üzere yurdun bir çok yerinde örgütün emir ve talimatları
doğrultusunda yasadışı "Yurtta Sulh Konseyi" kurularak İstanbul
ilinde Boğaz Köprülerinin Anadoludan Avrupaya geçisini, Silivri istikamatinden ise İstanbul iline Ispartakule
mevkiinde yolu keserek İstanbul iline girişlerin engellendiği, bir kısım terör
örgütü mensuplarının ise TRT binasını basarak yasadışı bildiri okuttukları,
FETÖ/PDYörgüt mensuplarının "Yurtta Sulh Konseyi"
adına F-16 uçakları ve helikopterlerini uçurarak Ankara Gölbaşı"nda bulunan
emniyet özel harekat binasına, mit müsteşarlığı binasına, TBMM"sine, Emniyet
Genel Müdürlüğü"ne, Türksat Yerleşkesine,
Cumhurbaşkanının kalmış olduğu otele ve Cumhurbaşkanlığı sarayına silahlı ve
bombalı saldırıda bulundukları, olaylar sırasında birçok insanın öldüğü ve
yaralandığı ayrıca İstanbul Emniyet Müdürlüğünde ve Çengelköyde
önlem alan polislerle silahlı çatışmayagirdikleri,
havaalanlarını işgal ederek bombalama eyleminde bulundukları, kendilerine engel
olmaya çalışan genel kurmay başkanı ve kuvvet komutanlarını silah zoru ile
alıkoydukları, tüm bu eylemler sırasında görevli ya da sivil vatandaşların
ölümüne ya da yaralanmalarına sebebiyet verdikleri, her iki şüphelinin yukarıda
açıklandığı üzere eylemleri ile örgütüneylemlerini
destekler mahiyette paylaşımlarda bulundukları , bu haliyle yasadışı FETÖ/PDY
silahlı terör örgütü bünyesindeki eylemlere iştirak ettikleriüzerilerine
atılı bulunan suçu işlediklerine dair kuvvetli suç şüphesine dayanan delillerin
bulunduğu anlaşılmıştır.
Şüphelilere isnat olunan suçlara ilişkin
olarak yasada öngörülen yaptırım miktarı, mevcut delil durumu, şüphelilerin almaları
muhtemel ceza göz önüne alındığında kaçma şüphelerinin bulunduğu, nitekim
FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının fırsat bulduklarında yasal ve gayriyasal yollarla yurtdışına kaçtıklarını daha önceden
yapılan soruşturmadosyalarında açıkça görüldü, mevcut
hali ile şüphelilerin delilleri yok etme, gizleme şüphesinin bulunduğu, isnat
olunan suçlamalar ve delil durumuna göre adli kontrol hükümlerinin
uygulanmasının yeterli olmayacağı anlaşıldığından şüphelilerin üzerilerine atılı suçlardanayrı
ayrı tutuklanmalarına ... [karar verildi]"
16. Başvurucu 3/11/2016 tarihinde tutukluluğa itiraz ve tahliye
talebinde bulunmuştur. İstanbul 7. Sulh Ceza Hâkimliğince 2/12/2016 tarihinde "...
üzerlerine atılı suçların vasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumu ve delillerin
henüz toplanmamış olması, atılı suçların yasada öngörülen cezalarının miktarı,
şüphelilerin üzerine atılı suçları işlediklerine ilişkin suç şüphesinin
varlığını gösteren somut delillerin varlığı, şüphelilerin kaçması, saklanması
veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut delillerin bulunması, soruşturma konusu
suçun ağırlığı ve önemi dikkate alındığında adli kontrol hükümlerinin
uygulanmasının yetersiz kalacağı, suçun sabit görülmesi halinde verilmesi
muhtemel ceza veya güvenlik tedbirleriyle tutuklama tedbirinin ölçülü olduğu,
bu suretle şüphelilerin tutukluluk halinin sonlandırılmasını gerektirecek
nitelikte yeni bir delilin bulunmadığı, tutuklama nedenlerinin ortadan
kalkmadığı ..." gerekçesiyle
itirazın reddine karar verilmiştir.
17. Başvurucu 30/12/2016 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
18. Başvurudan sonraki süreçte İstanbul Cumhuriyet
Başsavcılığının 15/12/2016 tarihli iddianamesi ile başvurucunun silahlı terör
örgütüne üye olma suçunu işlediğinden bahisle cezalandırılması istemiyle aynı
yer Ağır Ceza Mahkemesinde kamu davası açılmıştır. İddianamede başvurucu
dışında kırk dört şüpheli hakkında da benzer suçlardan cezalandırma talebinde
bulunulmuştur.
19. İddianamede başvurucuya yöneltilen eylemlere ilişkin
deliller olarak "yakalama ve tespit
tutanakları, arama el koyma tutanakları, açık kaynak tespitleri, Bank Asya
dökümleri, şüpheli savunmaları, sorgu zabıtları, emanet makbuzu vetüm dosya kapsamı" gösterilmiştir.
20.İddianamede başvurucu ile ilgili tespitler ise şöyledir:
"[Başvurucu] İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesinde Prof.Dr. unvanıyla çalıştığı sırada 01/09/2016 tarihli
29818 sayılı (Mükerrer) Resmi Gazetede yayımlanan 672 sayılı KHK ile ihraç
edildiği, İstanbul 9. Sulh Ceza Hakimliğinin 2016/3512 D. iş sayılı kararı ile
... sayılı adresinde 27/07/2016 günü arama yapıldığı, arama neticesinde aynı
tarihli arama tutanağında belirtilen çok sayıda dijital materyaller ile
birlikle 0603/2016 tarihli, 12/03/2016 tarihli, 11/03/2016 tarihli meydan
gazeteleri, 11/04/2016 tarihli, 28/03/2016 tarihli. 11/03/2016 tarihli,
12/03/2016 tarihli, 09/05/2016 tarihli, 28/03/2016 tarihli, 11/04/2016 tarihli,
15/04/2016 tarihli, 18/04/2016 tarihli, 25/04/2016 tarihli, 21/05/2016 tarihli,
30/05/2016 tarihli, 02/05/2016 tarihli, Yarına Bakış gazetesi, 30/10/2015
tarihli, 27/12/2015 tarihli, 28/02/2016 tarihli, 28/10/2015 tarihli, 05/03/2016
tarihli, 04/03/2016 tarihli, 29/10/2015 tarihli, 11/11/2015 tarihli, 13/11/2015
tarihli, Zaman gazeteleri, 05/03/2016 tarihli, 08/03/2016 tarihli, 09/03/2016
tarihli, 11/03/2016 tarihli, 12/03/2016 tarihli Özgür Düşünce gazetesi,
29/10/2015 tarihli Millet gazetesi. 06/03/2016 tarihli Sözcü gazetesi,
06/03/2016 tarihli Cumhuriyet gazetesi, Laik Devlet ve Fethullah
GÜLEN hareketi isimli M.Hakan
YAVUZ ve John L. ESPOSITO isimli yazarlara ait 1 adet kitap. F79858345L,
F79858346L, F79858347L, F79858348L, F79858349L seri nolu
olmak Üzere 5 adet I (bir) Amerikan Doları elde
edildiği,
...
[Başvurucunun] ... cep telefonunda yapılan incelemede;
...
[Başvurucu] ile E. U. isimli şahsın diyaloglarda 15 Temmuz
gecesi gerçekleştirilmeye çalışılan darbe girişiminin Cumhurbaşkanı Recep
Tayyip ERDOĞAN tarafindan planlandığını ve yaşanan
olayların bir tiyatro, müsamere, oyun olduğu belirtilmektedir.
...
[Başvurucu] ile K. D. İsimli şahsın diyaloglarda 14 Temmuz Gecesi
muhalefetin sokaklara inmesi gerektiği ve 15 Temmuz gecesi gerçekieşıirilmeye
çalışılan darbe girişiminin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN tarafindan planlandığı ve yaşanan olayların bir tiyatro,
müsamere, oyun olduğu, Cumhurbaşkanının uçak ile geldiği ve 1 jetlik İş olduğu,
Emniyet güçlerinin direnemeyeceği, Cumhurbaşkanı hakkında [başvurucunun] geberip gitse, halk huzur bulur şeklinde beyanlarda
bulunduğu tespit edilmiştir.
...
[Başvurucu] ile K. D. isimli şahsın diyaloglarda 15 Temmuz
gecesi başarısızlıkla gerçekleşen darbe girişiminden sonra [başvurucunun] FETÖ/PDY örgütü ile alakası olmadığını ve demokratik
bir insan olduğunu belirtmek için yazı yazacağını ve bahse konu ile ilgili K.
D. isimli şahıs ile istişare ettiği, yazarlık yaptığı gazeteye yazmayacağını K.
D. isimli şahsa akıl danıştığı tespit edilmiştir.
...
[Başvurucu] ile M E. E. isimli şahsın diyaloglarda 15 Temmuz
gecesi gerçekleştirilmeye çalışılan darbe girişiminin Cumhurbaşkanı Recep
Tayyip ERDOĞAN tarafindan planlandığını ve yaşanan
olayların bir tiyatro, müsamere, oyun olduğu yönünde düşüncelerinin olduğunu
belirtmişlerdir.
...
[Başvurucu] ile A. C A. isimli şahsın diyaloglarda 15 Temmuz
gecesi gerçekleştirilmeye çalışılan darbe girişiminin Cumhurbaşkanı Recep
Tayyip ERDOĞAN tarafindan planlandığını ve yaşanan
olayların bir tiyatro, müsamere, oyun olduğu yönünde düşüncelerinin olduğunu
belirtmişlerdir.
...
[Başvurucu] ile H.A. isimli şahsın diyaloglarda 15 Temmuz gecesi
gerçekleştirilmeye çalışılan darbe girişiminin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
ERDOĞAN tarafindan planlandığını ve yaşanan olayların
bir tiyatro, müsamere, oyun olduğu yönünde düşüncelerinin olduğunu
belirtmişlerdir.
...
[Başvurucu] ile A.K. isimli şahsın diyaloglarda 15 Temmuz gecesi
gerçekleştirilmeye çalışılan darbe girişimi ile ilgili olarak darbenin
gerçekleşmemesi durumunda sıkıntıya düşeceklerini sayın Cumhurbaşkanına faşist
yakıştırması yapıldığı, devleti yöneteceklerin devlet anlayışlı askerler
olmasına razı olduğunu, ... Cumhurbaşkanına iç savaş istemi ile ithamda
bulunulduğu tespit edilmiştir.
[Başvurucu] ile Ş. B. isimli şahsın diyaloglarda 15 Temmuz
gecesi gerçekleştirilmeye çalışılan darbe girişimi ile ilgili olarak Şener
isimli şahsın [başvurucuya] FETÖ/PDY
örgütünün yayın organlarından olan gazetede yazarlığı bırakıp bırakmadığını
sorduğu ve [başvurucunun] da bırakmak
için hazırlamış olduğu yazıyı paylaştığı tespit edilmiştir.
[Başvurucu] ile E. isimli şahsın diyaloglarda 15 Temmuz gecesi
gerçekleştirilmeye çalışılan darbe girişimi ile ilgili Yarına Bakış gazetesinde
yazarlığı bırakarak son olarak yazmış olduğu yazı hakkında FETÖ/PDY örgütüne
ait yayın kuruluşlarından Aksiyon dergisinde görevli E. O. isimli şahsın
yazısına tepki gösterdiği,[başvurucunun] "Hayırlısı olsun, önemli olan Twitter
mesajı değil. Cemaatten çok dostum var. Hiçbirini üzmek istemem. Yazdığım her
satırı inanarak yazdım. Cemaati suçlamadım. Şüphelerim var, dedim.
...
Cemaatten tanıdığım insanların hepsi çok iyi
düzgün insanlar. Ama yukarıdaki yapıyı bilmiyorum. Bilinemeyen cuntalar,
çeteler, kontrol dışı gruplar olabilir. Hepsi şüphe. Hiç hüküm belirtmedim.
Temennim şüphelerimin doğru olmaması. Bu coğrafyada iktidar mücadelesi çok
acımasız. Olan bizim gibi idealistlere oluyor. Oportünisıler
her zaman kazanıyor. Bedelini bize ödetiyorlar. Şu anda idealleri savunabilecek
bir zemin ve ortam yok.." cevap verdiği tespit
edilmiştir.
[Başvurucunun] açık kaynaklar
(internet, televizyon, gazeteler, sosyal paylaşım siteleri vb.) üzerinden
hakkında yapılan araştırmalarda: FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile bağlantılı
olan haber ve medya kuruluşlarından birisi olan ve bu nedenle kapatılan
Samanyolu TV"dc yayınlanan bir programa yorumcu
olarak katıldığı, "KAYYUM KlYIMI DEVAM EDİYOR",
"BUNLARI ESKİDEN DERİN DEVLET YAPARDI SİMDİ DEVLET KURUMLARINA YAPTIRILIYOR",
"ÖZGÜR MEDYAYI KARARTTILAR", "KAYYUM HEYETİ PERSONEL KlYIMINA
DEVAM EDİYOR" başlıkları ile yorumlarda bulunduğu... "" belirtilmiştir.
21. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinin 16/2/2017 tarihli
kararıyla başvurucunun "tutuklu
kaldıkları süre, suç vasfının ve hukuki durumlarının değişme ihtimali"
gerekçesiyle adli kontrol tedbiri ile serbest bırakılmasına karar verilmiştir.
22. Dava, bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla ilk
derece mahkemesinde derdesttir
IV. İLGİLİ HUKUK
23. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun "Tutuklama nedenleri" kenar
başlıklı 100. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:
"(1) Kuvvetli suç şüphesinin varlığını
gösteren somut delillerin ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde, şüpheli
veya sanık hakkında tutuklama kararı verilebilir. İşin önemi, verilmesi
beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde, tutuklama
kararı verilemez.
(2)
Aşağıdaki hallerde bir tutuklama nedeni var sayılabilir:
a) Şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması
veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olgular varsa.
b) Şüpheli veya sanığın davranışları;
1. Delilleri yok etme, gizleme veya
değiştirme,
2. Tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı
yapılması girişiminde bulunma,
Hususlarında kuvvetli şüphe oluşturuyorsa.
(3) Aşağıdaki
suçların işlendiği hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı halinde,
tutuklama nedeni var sayılabilir:
a) 26.9.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan;
...
11. Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine
Karşı Suçlar (madde 309, 310, 311, 312, 313, 314, 315),
..."
24. 5271 sayılı Kanun"un "Tutuklama
kararı" kenar başlıklı 101. maddesinin (1) ve (2) numaralı
fıkraları şöyledir:
"(1) Soruşturma evresinde şüphelinin
tutuklanmasına Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi
tarafından, kovuşturma evresinde sanığın tutuklanmasına Cumhuriyet savcısının
istemi üzerine veya re"sen mahkemece karar verilir.
Bu istemlerde mutlaka gerekçe gösterilir ve adlî kontrol uygulamasının yetersiz
kalacağını belirten hukukî ve fiilî nedenlere yer verilir.
(2)
Tutuklamaya, tutuklamanın devamına veya bu husustaki bir tahliye isteminin
reddine ilişkin kararlarda;
a) Kuvvetli suç şüphesini,
b) Tutuklama nedenlerinin varlığını,
c) Tutuklama tedbirinin ölçülü olduğunu,
gösteren deliller somut olgularla gerekçelendirilerek açıkça gösterilir.
Kararın içeriği şüpheli veya sanığa sözlü olarak bildirilir, ayrıca bir örneği
yazılmak suretiyle kendilerine verilir ve bu husus kararda belirtilir."
25. 5271 sayılı Kanun"un "Tazminat
istemi" kenar başlıklı 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının
ilgili bölümü şöyledir:
"Suç soruşturması veya kovuşturması
sırasında;
a) Kanunlarda belirtilen koşullar dışında
yakalanan, tutuklanan veya tutukluluğunun devamına karar verilen,
b) Kanunî gözaltı süresi içinde hâkim önüne
çıkarılmayan,
...
Kişiler, maddî ve manevî her türlü
zararlarını, Devletten isteyebilirler."
26. 5271 sayılı Kanun"un "Tazminat
isteminin koşulları" kenar başlıklı 142. maddesinin (1)
numaralı fıkrası şöyledir:
"Karar veya hükümlerin kesinleştiğinin
ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her hâlde
karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat
isteminde bulunulabilir."
27. 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun "Silâhlı örgüt" kenar
başlıklı 314. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:
"(1) Bu kısmın dördüncü ve beşinci
bölümlerinde yer alan suçları işlemek amacıyla, silahlı örgüt kuran veya
yöneten kişi, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası
ile cezalandırılır.
(2)
Birinci fıkrada tanımlanan örgüte üye olanlara, beş yıldan on yıla kadar hapis
cezası verilir."
28. 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu"nun
"Cezaların artırılması"
kenar başlıklı 5. maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi şöyledir:
"3 ve 4 üncü
maddelerde yazılı suçları işleyenler hakkında ilgili kanunlara göre tayin
edilecek hapis cezaları veya adlî para cezaları yarı oranında artırılarak
hükmolunur."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
29. Mahkemenin 29/5/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Gözaltına Almanın
Hukuka Olmadığına İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
ve Bakanlık Görüşü
30. Başvurucu, haksız ve hukuka aykırı olarak hakkında gözaltı
tedbirinin uygulandığını belirterek Anayasa"nın 19. maddesinde güvence altına
alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
31. Bakanlık görüşünde, başvuru yollarının tüketilmemiş olması
nedeniyle kabul edilemezlik kararı verilmesi gerektiği belirtilmiştir.
2. Değerlendirme
32. Anayasa Mahkemesince kanunda öngörülen gözaltı süresinin
aşıldığı veya gözaltına alınmanın hukuka aykırı olduğu iddialarına ilişkin
iddialar birçok kararda incelenmiş; bu kararlarda bireysel başvurunun
incelendiği tarih itibarıyla asıl dava sonuçlanmamış da olsa 5271 sayılı Kanun"un
141. maddesinde öngörülen tazminat davası açma imkânının tüketilmesi gereken
etkili bir hukuk yolu olduğu sonucuna varılmıştır (diğerleri arasından bkz. Hikmet Kopar ve diğerleri [GK], B. No:
2014/14061, 8/4/2015, §§ 64-72; Hidayet
Karaca [GK], B. No: 2015/144, 14/7/2015, §§ 53-64).
33. Bir suç isnadıyla gözaltına alınan ve daha sonra tutuklanan
kişinin gözaltına alınmasının hukuka aykırı olduğu iddiasıyla yaptığı bireysel
başvuruda ihlal sonucuna varılmasının -özgürlükten mahrum kalmanın sona ermesi
bağlamında- başvurucunun kişisel durumuna bir etkisinin olması mümkün
görünmemektedir. Dolayısıyla gözaltına alma kararı veya gözaltı süresi hukuka
aykırı da olsa kişi, hâkim tarafından tutuklandığından gözaltı kararının hukuka
aykırı olduğu yönündeki bir tespit ve ihlal kararı tutuklu kişinin serbest kalmasına tek başına imkân
vermeyecektir. Bu nedenle bireysel başvuru kapsamında verilecek muhtemel bir
ihlal kararı, ancak (talep etmesi hâlinde) başvurucu lehine tazminata
hükmedilmesi sonucunu doğurabilecektir (Günay
Dağ ve diğerleri [GK],
B. No: 2013/1631, 17/12/2015, § 147; İbrahim
Sönmez ve Nazmiye Kaya, B. No: 2013/3193, 15/10/2015, § 44).
34. Somut başvuruda aynı mahiyetteki iddialara ilişkin olarak
anılan kararlarda varılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum
bulunmamaktadır.
35. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemiş olması
nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Tutuklamanın Hukuki Olmadığına İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
ve Bakanlık Görüşü
36. Başvurucu, suç işlediğine dair herhangi bir delil olmamasına
rağmen tutuklanmasına karar verildiğini, isnat edilen suçla bir ilgisinin
olmadığını ve tutuklama kararının şartlarının bulunmadığını belirterek kişi
özgürlüğü ve güvenliği hakkının, suçta kanunilik ilkesinin ve adil yargılanma
hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş ve tazminat talebinde bulunmuştur.
37. Bakanlık görüşünde; Sulh Caza Hâkimliğince verilen tutuklama
kararında kuvvetli suç şüphesine ve tutuklama nedenlerine yer verildiği ve
ayrıca ölçülülüğe ilişkin değerlendirmelerde bulunulduğu belirtilmiştir.
2. Değerlendirme
38. Anayasa"nın "Temel
hak ve hürriyetlerin sınırlanması" kenar başlıklı 13. maddesi
şöyledir:
"Temel hak ve hürriyetler, özlerine
dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere
bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın
sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine
ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz."
39. Anayasa"nın "Temel
hak ve hürriyetlerin kullanılmasının durdurulması" kenar
başlıklı 15. maddesi şöyledir:
"Savaş, seferberlik, sıkıyönetim veya
olağanüstü hallerde, milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükler ihlâl
edilmemek kaydıyla, durumun gerektirdiği ölçüde temel hak ve hürriyetlerin
kullanılması kısmen veya tamamen durdurulabilir veya bunlar için Anayasada öngörülen
güvencelere aykırı tedbirler alınabilir.
Birinci fıkrada belirlenen durumlarda da, savaş hukukuna uygun fiiller sonucu meydana gelen
ölümler dışında, kişinin yaşama hakkına, maddî ve manevî varlığının bütünlüğüne
dokunulamaz; kimse din, vicdan, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz
ve bunlardan dolayı suçlanamaz; suç ve cezalar geçmişe yürütülemez; suçluluğu
mahkeme kararı ile saptanıncaya kadar kimse suçlu sayılamaz."
40. Anayasa"nın "Kişi
hürriyeti ve güvenliği" kenar başlıklı 19. maddesinin birinci
fıkrası ile üçüncü fıkrasının birinci cümlesi şöyledir:
"Herkes, kişi hürriyeti ve güvenliğine
sahiptir.
...
Suçluluğu hakkında kuvvetli belirti bulunan
kişiler, ancak kaçmalarını, delillerin yokedilmesini
veya değiştirilmesini önlemek maksadıyla veya bunlar gibi tutuklamayı zorunlu
kılan ve kanunda gösterilen diğer hallerde hâkim kararıyla
tutuklanabilir."
41. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B.No: 2012/969, 18/9/2013, §
16). Başvurucunun şikâyetinin özü tutukluluğun hukuki olmadığına ilişkindir.
Dolayısıyla başvurucunun bu bölümdeki iddialarının Anayasa"nın 19. maddesinin
üçüncü fıkrası bağlamında kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında
incelenmesi gerekir.
a. Uygulanabilirlik
Yönünden
42. Anayasa Mahkemesi, olağanüstü yönetim usullerinin
uygulandığı dönemlerde alınan tedbirlere ilişkin bireysel başvuruları
incelerken Anayasa"nın 15. maddesinde ortaya konulan temel hak ve özgürlüklere
ilişkin güvence rejimini dikkate alacağını belirtmiştir (Aydın Yavuz ve diğerleri, §§ 187-191).
Soruşturma mercilerince başvurucuya yöneltilen ve tutuklama tedbirine konu olan
suçlama, başvurucunun darbe teşebbüsünün arkasındaki yapılanma olduğu
belirtilen FETÖ/PDY üyesi olduğu iddiasıdır. Anayasa Mahkemesi, anılan
suçlamanın olağanüstü hâl ilanını gerekli kılan olaylarla ilgili olduğunu
değerlendirmiştir (Selçuk Özdemir
[GK], B. No: 2016/49158, 26/7/2017, § 57).
43. Başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin hukuki
olup olmadığının incelenmesi Anayasa"nın 15. maddesi kapsamında yapılacaktır.
Bu inceleme sırasında öncelikle başvurucunun tutuklanmasının başta Anayasa"nın
13. ve 19. maddeleri olmak üzere diğer maddelerinde yer alan güvencelere aykırı
olup olmadığı tespit edilecek, aykırılık saptanması hâlinde ise Anayasa"nın 15.
maddesindeki ölçütlerin bu aykırılığı meşru kılıp kılmadığı
değerlendirilecektir (Aydın Yavuz ve
diğerleri, §§ 193-195, 242).
b. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
i. Genel İlkeler
44. Tutuklamanın hukukiliğinin incelenmesinde dikkate alınacak
genel ilkeleri için için bkz. Metin Evecen (B. No: 2017/744, 4/4/2018,
§§ 47-52) kararı.
ii. İlkelerin Olaya
Uygulanması
45. Başvurucu, darbe teşebbüsünün arkasındaki yapılanma olduğu
belirtilen FETÖ/PDY mensubu olduğu iddiasıyla yürütülen bir soruşturma
kapsamında silahlı terör örgütü üyesi olma suçlamasıyla 5271 sayılı Kanun"un
100. maddesi uyarınca tutuklanmıştır. Dolayısıyla başvurucu hakkında uygulanan
tutuklama tedbirinin kanuni dayanağı bulunmaktadır.
46. Kanuni dayanağı bulunduğu anlaşılan tutuklama tedbirinin
meşru bir amacının olup olmadığı ve ölçülülüğü incelenmeden önce tutuklamanın
ön koşulu olan suçun işlendiğine dair
kuvvetli belirti bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerekir.
47. Başvurucu hakkındaki tutuklama kararında başvurucunun
FETÖ/PDY ile bağlantısının olduğu, bu örgüt tarafından gerçekleştirilmek
istenen 15 Temmuz darbe teşebbüsünü destekleyici mahiyette sosyal paylaşımlarda
bulunduğu, böylece örgütün amaçları doğrultusunda faaliyette bulunduğu
belirtilmiştir (bkz. §§ 13, 14, 15).
48. Türkiye 15 Temmuz 2016 tarihinde askerî bir darbe
teşebbüsüyle karşı karşıya kalmış, kamu makamları ve yargı organlarınca bu
teşebbüsün arkasında Türkiye"de çok uzun yıllardır faaliyetlerine devam eden ve
FETÖ/PDY olarak isimlendirilen bir yapılanmanın olduğu kabul edilmiştir (bkz.
§§ 8, 9). Hükûmeti hedef alan darbe teşebbüsünün olduğu akşam başvurucunun bir
kısım kişilerle yaptığı konuşmalarda ülkenin Cumhurbaşkanı hakkında "geberip gitse, halk huzur bulur" diyerek darbe teşebbüsünün bir müsamereden, bir tiyatrodan ibaret
olduğunu ve seçilmiş hükûmet yerine
"devleti yöneteceklerin devlet anlayışlı askerler olmasına razı olduğunu" ve
Cumhurbaşkanı"nın "iç savaş
istediğini" belirtmiştir.
49. Soruşturma mercilerince başvurucunun bu açıklamaları ile
FETÖ/PDY arasında bir irtibat kurulmasının ve anılan konuşmaların suçun
işlendiğine dair kuvvetli belirti
olarak kabul edilmesinin temelsiz ve keyfî bir tutum olarak değerlendirilemez.
50. Diğer taraftan başvurucu hakkında uygulanan tutuklama
tedbirinin meşru bir amacının olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir. Bu
değerlendirmede tutuklama kararının verildiği andaki genel koşullar göz ardı
edilmemelidir.
51. Darbe teşebbüsü sonrasında teşebbüsle bağlantılı veya
doğrudan teşebbüsle olmasa da FETÖ/PDY ile bağlantılı suçlara ilişkin
soruşturmalarda, delillerin sağlıklı bir şekilde toplanabilmesi ve
soruşturmaların güvenlik içinde yürütülebilmesi için tutuklama dışındaki koruma
tedbirlerinin yetersiz kalması söz konusu olabilir. Yine FETÖ/PDY ile
bağlantılı kişilerin teşebbüs sırasında veya sonrasında ortaya çıkan kargaşadan
yararlanmak suretiyle kaçma imkânı ve bu dönemde delillere etki edilmesi
ihtimali normal zamanda işlenen suçlara göre çok daha fazladır (Aydın Yavuz ve diğerleri, §§ 271, 272; Selçuk Özdemir,§§ 78, 79).
52.Başvurucunun tutuklanmasına karar verilen silahlı terör
örgütü üyesi olma suçu, Türk hukuk sistemi içinde ağır cezai yaptırımlar öngörülen
suç tipleri arasında olup (bkz. §§ 23-28) isnat edilen suça ilişkin olarak
kanunda öngörülen cezanın ağırlığı kaçma şüphesine işaret eden durumlardan
biridir (aynı yöndeki değerlendirmeler için bkz. Hüseyin Burçak, B. No: 2014/474, 3/2/2016, § 61; Devran Duran [GK], B. No: 2014/10405,
25/5/2017, § 66). Ayrıca anılan suç, 5271 sayılı Kanun"un 100. maddesinin (3)
numaralı fıkrasında yer alan ve kanun gereği "tutuklama nedeni varsayılabilen" suçlar arasındadır
(bkz. § 19; Gülser Yıldırım (2) [GK], B. No: 2016/40170,
16/11/2017, § 148).
53. Somut olayda İstanbul 10. Sulh Ceza Hâkimliğince
başvurucunun tutuklanmasına karar verilirken işlendiği iddia olunan silahlı
terör örgütüne üye olma suçunun niteliğine, suça ilişkin Kanun"da öngörülen
yaptırımın ağırlığına ve suçun 5271 sayılı Kanun"un 100. maddesinin (3)
numaralı fıkrasında yer alan katalog suçlar arasında olmasına dayanıldığı
görülmektedir (bkz. § 15).
54. Dolayısıyla tutuklama kararının verildiği andaki genel
koşullar ve somut olayın yukarıda belirtilen özel koşulları ile İstanbul 10.
Sulh Ceza Hâkimliği tarafından verilen kararın içeriği birlikte
değerlendirildiğinde başvurucu yönünden özellikle kaçma şüphesine yönelen
tutuklama nedenlerinin olgusal temellerinin olduğu söylenebilir.
55. Başvurucu hakkındaki tutuklama tedbirinin ölçülü olup
olmadığının da belirlenmesi gerekir. Bir tutuklama tedbirinin Anayasa"nın 13.
ve 19. maddeleri kapsamında ölçülülüğünün belirlenmesinde somut olayın tüm
özellikleri dikkate alınmalıdır (Gülser Yıldırım
(2), § 151).
56. Öncelikle terör suçlarının soruşturulması kamu makamlarını
ciddi zorluklarla karşı karşıya bırakmaktadır. Bu nedenle kişi hürriyeti ve
güvenliği hakkı, adli makamlar ve güvenlik görevlilerinin -özellikle organize
olanlar olmak üzere- suçlarla ve suçlulukla etkili bir şekilde mücadelesini
aşırı derecede güçleştirmeye neden olabilecek şekilde yorumlanmamalıdır (aynı
yöndeki değerlendirmeler için bkz. Süleyman Bağrıyanık ve diğerleri, B. No: 2015/9756,
16/11/2016, § 214; Devran Duran,
§ 64). Özellikle darbe teşebbüsüyle veya FETÖ/PDY ile bağlantılı
soruşturmaların kapsamı ve niteliği ile FETÖ/PDY"nin
özellikleri (gizlilik, hücre tipi yapılanma, her kurumda örgütlenmiş olma,
kendisine kutsallık atfetme, itaat ve teslimiyet temelinde hareket etme gibi)
de dikkate alındığında bu soruşturmaların diğer ceza soruşturmalarına göre çok
daha zor ve karmaşık olduğu ortadadır (Aydın
Yavuz ve diğerleri, § 350).
57. Somut olayın yukarıda belirtilen özellikleri dikkate
alındığında İstanbul 10. Sulh Ceza Hâkimliğinin isnat edilen suç için öngörülen
yaptırımın ağırlığını, işin niteliğini ve önemini de gözönünde
tutarak başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin ölçülü olduğu ve adli
kontrol uygulamasının yetersiz kalacağı sonucuna varmasının (bkz. § 15) keyfî
ve temelsiz olduğu söylenemez.
58. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun tutuklamanın hukuki
olmadığı iddiasına ilişkin olarak bir ihlalin bulunmadığı açık olduğundan
başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan
yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi
gerekir.
59. Buna göre başvurucunun kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına
tutuklama yoluyla yapılan müdahalenin bu hakka dair Anayasa"da (13. ve 19.
maddelerde) yer alan güvencelere aykırılık oluşturmadığı görüldüğünden
Anayasa"nın 15. maddesinde yer alan ölçütler yönünden ayrıca bir inceleme
yapılmasına gerek bulunmamaktadır.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Gözaltına almanın hukuka aykırı olması dolayısıyla kişi
hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemiş olması
nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Tutuklamanın hukuki olmaması dolayısıyla kişi hürriyeti ve
güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksunluk nedeniyle KABUL EDİLEMEZ
OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
29/5/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
