

Esas No: 2014/6643
Karar No: 2014/6643
Karar Tarihi: 9/6/2016
AYM 2014/6643 Başvuru Numaralı YAŞAR İSMET DEMİRÖZ Başvurusuna İlişkin Karar
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
YAŞAR İSMET DEMİRÖZ BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2014/6643) |
|
Karar Tarihi: 9/6/2016 |
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Burhan ÜSTÜN |
Üyeler |
: |
Serruh KALELİ |
|
|
Hicabi DURSUN |
|
|
Kadir ÖZKAYA |
|
|
Rıdvan GÜLEÇ |
Raportör |
: |
Mehmet Sadık
YAMLI |
Başvurucu |
: |
Yaşar İsmet
DEMİRÖZ |
Vekili |
: |
Av. Ömer
Faruk ÖZEROĞLU |
|
|
I.
BAŞVURUNUN KONUSU |
|
|
1. Başvuru,
tam yargı davasında aleyhe hükmedilen nispi vekâlet ücreti nedeniyle adil
yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir. |
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 14/5/2014 tarihinde Anayasa Mahkemesine doğrudan
yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi
neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir
eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. Birinci Bölüm İkinci Komisyonunca 23/6/2015 tarihinde,
başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar
verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı tarafından 25/2/2016 tarihinde, başvurunun
kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş sunmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucu, Kara Harp Okulu üçüncü sınıf öğrencisi iken sevkedildiği Etimesgut Asker Hastanesinin 20/1/2011 tarihli
raporuyla myocardial noncompaktion ve kardiomiyopati tanısı konularak hakkında ""42/D/17 Askeri Öğrenci Olamaz."" kararı
verilmiş ve okuldan ilişiği kesilmiştir.
8. Başvurucu bunun üzerine 150.000 TL maddi ve 50.000 TL manevi
tazminat istemiyle adli yardım talepli dava açmıştır.
9. Askeri Yüksek İdare Mahkemesi (AYİM) İkinci Dairesi adli
yardım talebini kabul etmiştir. Daire 27/11/2013 tarihli ve E.2011/1208,
K.2013/1391 sayılı kararıyla başvurucunun Kara Harp Okulunda öğrenim gördüğü
iki yıllık süre kadar emsallerine göre hayata geç atılmasından kaynaklanan
kaybı olduğu, belirtilen sürede asgari ücretli olarak çalışacağı kabul edilerek
uğradığı zararın hizmet kusuru ilkesi gereğince davalı idare tarafından
karşılanması gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
10. Kararda, başvurucuya 15.115 TL maddi, 3.000 TL manevi
tazminat ödenmesine ve başvurucunun fazlaya ilişkin istemlerinin reddine,
hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarları üzerinden nispi olarak hesap
edilen 2.253 TL avukatlık ücretinin davalı idareden alınarak başvurucuya
verilmesine, ayrıca reddedilen maddi ve manevi tazminat miktarları üzerinden
nispi olarak hesap edilen 12.983,10 TL avukatlık ücretinin başvurucudan
alınarak davalı idareye verilmesine hükmedilmiştir.
11. Başvurucunun karar düzeltme istemi aynı Dairenin 9/4/2014
tarihli ve E.2014/173, K.2014/507 sayılı ilamıyla reddedilmiştir. Bu karar,
başvurucu vekiline 6/5/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir.
12. Başvurucu14/5/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
B. İlgili Hukuk
13. 26/9/2011 tarihli ve 659 sayılı Genel Bütçe Kapsamındaki
Kamu İdareleri ve Özel Bütçeli İdarelerde Hukuk Hizmetlerinin Yürütülmesine
İlişkin Kanun Hükmünde Kararname"nin (KHK)14. maddesinin (1) numaralı fıkrası
şöyledir:
"Tahkim usulüne tabi
olanlar dahil adli ve idari davalar ile icra dairelerinde idarelerin vekili
sıfatıyla hukuk birimi amirleri, muhakemat müdürleri,
hukuk müşavirleri ve avukatlar tarafından yapılan takip ve duruşmalar için, bu
davaların idareler lehine neticelenmesi halinde, bunlar tarafından temsil ve
takip edilen dava ve işlerde ilgili mevzuata göre hükmedilmesi gereken tutar
üzerinden idareler lehine vekalet ücreti takdir edilir."
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
14. Mahkemenin 9/6/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
15. Başvurucu, davanın kısmen reddedilmesi sonucunda idareye
12.983,10 TL vekâlet ücreti ödemeye mahkûm edildiğini, davayı açtığı tarihteaskerî idari yargıda henüz ıslah müessesesi
bulunmadığından olası hak kayıplarının önüne geçmek için tazminat miktarının
yaklaşık bir değer üzerinden belirlendiğini, aleyhine hükmedilen vekâlet
ücretinin açılan davayı anlamsızlaştırdığını belirterek Anayasa’nın 36.
maddesinde tanımlanan adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş ve
vekâlet ücretinin hukuka aykırılığının tespitiyle iptalini istemiştir.
Başvurucu ayrıca adli yardım talebindebulunmuştur.
B. Değerlendirme
1. Adli Yardım Talebi
Yönünden
16. Başvurucu, bireysel başvuru formunda adli yardım talep
etmişse de başvuru tarihinde gerekli harcı yatırmıştır. Bireysel başvuruda harç
dışında başvurucu tarafından ödenmesi gereken başka bir yargılama gideri
bulunmamaktadır.
17. Bu itibarla başvuru harcının yatırılmış olması nedeniyle
başvurucunun adli yardım talebi hakkında karar verilmesine yer bulunmamaktadır.
2. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
18. Başvurucunun iddiaları adil yargılanma hakkı kapsamında
mahkemeye erişim hakkıyla ilgili olduğundan başvuru bu kapsamda incelenmiştir.
19. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan
mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
3. Esas Yönünden
20. Başvurucu, ıslah imkânının olmadığı dönemde açtığı davada
aleyhine hükmedilen vekâlet ücretinin mahkemeye erişim hakkını ihlal ettiğini
iddia etmiştir.
21.Anayasa"nın "Hak
arama hürriyeti" başlıklı 36. maddesi şöyledir:
"Herkes, meşrû vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı
mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunmaile
adil yargılanma hakkına sahiptir.
Hiçbir mahkeme, görev ve yetkisi içindeki
davaya bakmaktan kaçınamaz."
22. Mahkemeye erişim hakkı, bir uyuşmazlığı mahkeme önüne
taşıyabilmek ve uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını
isteyebilmek anlamına gelmektedir. Kişinin mahkemeye başvurmasını engelleyen
veya mahkeme kararını anlamsız hâle getiren, bir başka ifadeyle mahkeme
kararını önemli ölçüde etkisizleştiren sınırlamalar mahkemeye erişim hakkını
ihlal edebilir (Özkan Şen, B. No:
2012/791, 7/11/2013, § 52).
23. Taraflardan birinin yargılamadaki başarı oranına göre
kazanılan veya kaybedilen değer oranında lehine veya aleyhine mahkeme
masraflarının hükmedilmesine yönelik düzenlemeler mahkemeye erişim hakkına
müdahale oluşturmakta ise de abartılı, zorlama veya ciddiyetten yoksun
talepleri disipline etmeye yönelik orantılı müdahaleler meşru görülebilir.
Ancak bu sınırlamaların hakkın özüne zarar vermeyecek nitelikte, meşru bir
amaca dayalı ve kullanılan aracın sınırlama amacı ile orantılı olması, kamu
yararının gerekleri ile bireyin hakları arasında kurulmaya çalışılan adil
dengeyi bozacak şekilde bireye katlanılması zor külfetler yüklememiş olması
gerekir (Özkan Şen, § 61, 62).
24. Dava sonucundaki başarıya dayalı olarak taraflara avukatlık
ücreti ödeme yükümlülüğü öngörülmesi de bu kapsamda mahkemeye erişim hakkına
yönelik bir sınırlama oluşturur. Böyle bir sınırlamanın meşru görülebilmesi
için kamu yararı ile birey hakkı arasında makul bir dengenin gözetilmiş olması
gerekir. Başvuru konusu olayda dava açıldıktan sonra 2/11/2011 tarihinde
yayımlanarak yürürlüğe giren 659 sayılı KHK ile idarenin taraf olduğu
davaların, idarenin bünyesinde görev yapan kadrolu hukuk müşavirleri ve
avukatlar tarafından takibi öngörülmüş olup davanın reddi hâlinde idare lehine
avukatlık ücretine hükmedilmesi düzenleme altına alınmıştır. Gereksiz
başvurular önlenerek dava sayısının azaltılması ve böylece mahkemeler meşgul
edilmeksizin uyuşmazlıkların makul sürede bitirebilmesi amacıyla başvuruculara
belli yükümlülükler öngörülebilir. Bu yükümlülüklerin kapsamını belirlemek kamu
otoritelerinin takdir yetkisi içindedir. Öngörülen yükümlülükler dava açmayı
imkânsız hâle getirmedikçe ya da aşırı derece zorlaştırmadıkça mahkemeye erişim
hakkının ihlal edildiği söylenemez. Dolayısıyla davayı kaybetmesi hâlinde
başvurucuya yüklenecek olan avukatlık ücreti bu çerçevede değerlendirilmelidir
(Serkan Acar, B. No: 2013/1613,
2/10/2013, §§ 38, 39).
25. Buna karşılık bir hukuki uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyan
başvurucuların reddedilen dava konusu miktar üzerinden hesaplanan avukatlık
ücretini karşı tarafa ödemeye mahkûm edilmesi ihtimali veya olgusu, belirli
dava koşulları çerçevesinde mahkemeye başvurmayı engelleme ya da mahkemeye
başvurmayı anlamsız kılma riski taşımaktadır. Bu kapsamda davanın özel
koşulları çerçevesinde masrafların makullüğü ve orantılılığı, mahkemeye erişim
hakkının asgari sınırını teşkil etmektedir (Özkan
Şen, § 54).
26. Tazminat alacağının miktarı, ancak bilirkişi incelemesi ve
benzeri araştırmalardan sonra mahkemenin takdir yetkisi çerçevesinde
belirlenebilen bir olgudur. Tazminat müessesesinin bu özelliği gereği, hak
kazanılan tazminat miktarının dava açılmadan önce tam olarak bilinmesi veya
öngörülmesi mümkün değildir. Dava açılması aşamasında karşı karşıya kalınan bu
belirsizliğin, talep edilen miktarın sonradan düzeltilmesi (ıslah) yoluyla
aşılması da 4/7/1972 tarihli ve 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi
Kanunu gereği davanın açıldığı tarih öncesinde mümkün olmadığından hak kaybına
uğramak istemeyen davacıların, tazminat taleplerine ilişkin miktarları yüksek
tutmaktan başka seçeneklerinin olmadığı görülmektedir.
27.Başvurucunun da bu nedenle uğradığı zarar için AYİM"e açtığı davada 150.000 TL maddi, 50.000 TL de manevi
tazminat talebinde bulunduğu anlaşılmaktadır. AYİM başvurucu lehine toplam
18.115 TL maddi ve manevi tazminata ve 2.253,80 TL avukatlık ücretine
hükmettikten sonra başvurucunun reddedilen fazlaya ilişkin tazminat talepleri
üzerinden davalı idare lehine 12.983,10 TL avukatlık ücreti ödemesine karar
vermiştir.
28.Buna göre başvurucunun dava açtığı sırada ıslah imkânının
olmaması nedeniyle hak kaybına uğramamak amacıyla talebini yüksek tuttuğu,
davanın reddedilmesi sonrasında 12.983,10 TL avukatlık ücreti ödeme yükümlülüğü
altına girdiği anlaşılmaktadır.
29. Başvurucu aleyhine avukatlık ücreti ödenmesini öngören
düzenlemenin tek başına mahkemeye erişim hakkını ihlal ettiği söylenemez. Bu
düzenleme sonucu gerçekleşen müdahalenin ölçülü olup olmadığının incelenmesi
gerekir.
30. Somut olayın koşulları bir bütün hâlinde değerlendirildiğindebaşvurucunun,
dava açtığı sırada ıslah imkânının olmaması nedeniyle hak kaybına uğramamak
için talebini yüksek tuttuğu ve yargılama sonucunda hak kazandığı tazminat ve
avukatlık ücretinin yaklaşık %64"üne denk gelen kısmını avukatlık ücreti olarak
davalı idareye geri ödemek zorunda kaldığı görülmüştür. Böylece başvurucunun
tazminat alacağının önemli bir kısmından mahrum bırakıldığı ve bu miktarın
ölçülü olmadığı saptandığından mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği
sonucuna varılmıştır.
31. Açıklanan nedenlerle başvurucunun Anayasa"nın 36. maddesinde
güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamında mahkemeye erişim
hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun"un
50. Maddesi Yönünden
32. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (1) ve (2)
numaralı fıkraları şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun
hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı
verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması
gerekenlere hükmedilir. …
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından
kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama
yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında
hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya
genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama
yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı
ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar
verir.”
33. Başvurucu, vekâlet ücretinin iptali talebinde bulunmuştur.
34. Başvurucununmahkemeye erişim
hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.
35. Başvuru konusu olayda tespit edilen ihlalin sonuçlarının
ortadan kaldırılması bakımından yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmadığından
salt ihlalin tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında
başvurucuya takdiren net 9.900 TL manevi tazminat
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
36. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.800
TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin başvurucuya
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebi hususunda karar verilmesine YER
OLMADIĞINA,
B. Mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddiasının
KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
C. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan mahkemeye
erişim hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
D. Başvurucuya net 9.900 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE,
E. 206,10 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam
2.006,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
F. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede
gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin bilgi için Askeri Yüksek İdare
Mahkemesi İkinci Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE,
H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
9/6/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
